Dil Öğrenmenin Yaşı Yoktur Derler.. Yoksa Var Mıdır?

     Günümüzde ikinci dil kursları her yaştan kitleye uygun olacak şekilde gerçekleşirken aynı zamanda günümüzün her şeyi doğru yapmalıyım velileri çocuklarını doğdukları andan itibaren ikinci dil öğrenmeye itiyor. Peki bu durum ne kadar doğru? İkinci dil öğrenmenin en doğru ve en verimli yaşı kaçtır?

     Öncelikle dil öğrenme ve dil edinme arasındaki farkla başlayalım. Dil öğrenme ana dilin yanında ikinci dil öğrenmek için sarf edilen çaba olarak tanımlanırken, dil edinme doğuştan itibaren bir dilin edinimidir. Bazı ailelerin çocuklarını iki dil birlikte büyütmesi iki ayrı dil ediniminin aynı anda gerçekleşmesini sağlar. Dil edinimi kişinin öğrenmek için ayrıca çaba sarf etmek yerine içinde yer alarak dili edinmesi olarak da düşünülebilir. Uzmanlar bu konuda ailelerin dikkat etmesi gereken konunun, çocukların iki dil edinirken bunu eşit derecede yapmalarını sağlamak olduğunu söylüyor. Örneğin İtalya’da yaşayan bir Türk ailenin çocuğu okulda tamamen İtalyanca konuşurken evde sadece Türkçe konuşması çocuğun iki dili de eşit ve yeterli olarak öğrenmesini sağlayacaktır. Aksi takdirde çocuğun gelişimi geride kalan dille konuşması gerektiği durumlarda kendini açıklayamamanın getirdiği bazı agresif veya çekingen tavırlar gösterebilir.

     Dil öğrenme konusuna dönecek olursak, dil öğrenmek için ideal yaşlara bakıldığında 7-9 yaş aralığındaki çocukların 4-6 yaş aralığındaki çocuklara göre daha hızlı öğrendiği gözlenmiştir. Bu durum 4-6 yaş grubundaki çocukların anadile hakimiyetinin daha az olmasıyla ilişkilendirilmiştir. Ayrıca o yaşlarda daha az sosyal çevreye sahip olmanın da paylaşım açısından eksiklik oluşturduğuna da dikkat çekilmiştir.

     Bu durumda dil öğrenmek için ideal yaş 7-9 yaştır sonucunu çıkarabilir miyiz? İnsan gelişimi açısından bilimsel araştırmalar küçük yaşta dil öğrenmenin daha verimli olduğunu söylüyor olsalarda bu yazı için araştırma yaparken en dikkatimi çeken yazının başında da bahsettiğim “dil edinimi” konusu oldu. Dil öğrenmek için çok sıkıcı kurslara gidip, çok sıkıcı dilbilgisi kitapları bitiriyoruz ama belkide asıl olayın bu dili öğrenmekten çok dili edinmekte olduğunu unutuyoruz. Bence dil edinmenin en iyi örnekleri kapalı çarşı esnaflarıdır. Turistlerle vakit geçirirken istemsiz bir şekilde edindikleri dillere bir çoğumuz şahit olmuşuzdur. Dili edinmek için illa gidip o ülkede yaşmaya ihtiyacımız yok. Kendi sosyal çevremizde, izlediğimiz dizilerde, okuduğumuz kitaplarda da bunu sağlayabiliriz. İstanbul gibi turistlerin yoğun olduğu şehirlerde yaşayanlar da bu durumu avantaja çevirebilir.

     Unutmayalım yeni dil öğrenmek güzel şey ama yeni dili edinmek daha çok işimize yarayacak ve tam da bu noktada dil öğrenmenin yaşı olsa da dil edinmenin bir yaşı olmadığı sonucunu çıkartabiliriz.